BİR İNTİHAL DAHA VAR: YILMAZ ÖZDİL: MUSTAFA KEMAL: HALİL BERKTAY
Halil Berktay'ın Star Gazetesi'nde yayınlanan açıklamasının
Serbestiyet.com sitesindeki hali.
http://serbestiyet.com/yazarlar/halil-berktay/ataturk-fetisizminden-ataturk-ticaretine-848342
Atatürk fetişizminden,
Atatürk ticaretine
Aşağıdaki kısa metni Star gazetesinin “Yılmaz Özdil’in
2500 liralık Mustafa
Kemal kitabıyla
ilgili” görüşlerimi sorması üzerine yazdım ve dün,
yani 25 Ocak 2019 (Cuma)
tarihinde gazetenin
Kültür-Sanat sayfalarında aynen yayınlandı. Serbestiyet
okurlarına da sunuyorum.
26.01.2019 12:51
Halil-Berktay
Yaşarken ve Okurken
yazarlar@serbestiyet.com
@HalilBerktay
24 Ocak 2019] Bırakalım 2500 TL’lik yeni basımını; önce orijinali ve içeriğini
konuşalım.
Tek kelimeyle, bomboş.
“On yıl üzerinde çalıştım, bütün kariyerimi koydum” dediğini öğreniyorum.
Bırakın on yılı; on haftalık emek yok
bu kitapta. Şu bir gerçek: son on yılda Atatürk efsanesi çok sarsıldı ve
eleştirilmeye
başladı.
Yılmaz Özdil bundan rahatsız olmuş anlaşılan. Bunu “gençlerin zehirlenmesi”
olarak görmüş ve tabuları
koruma, kutsallıkları pekiştirme ihtiyacını duymuş. Güya araştırma yapmış ama
tek bir dipnot veya başka
tür referans mevcut değil. Bilgi, olduğu kadarıyla, hemen tamamen intihal (örneğin
Vasilis Dimitriadis’in
Mustafa Kemal’in Selanik’teki evine ilişkin monografisinden – Özdil üniversitede
olsa, sırf bu yüzden hem çakar
hem disipline verilir). Gerisi, olumluluk olarak gördüğü herşeyin abartılması,
olumsuz olabileceğini
düşündüğü herşeyin
ise itinayla temizlenmesi. Gerçekler yok, efsaneler var. Özetle, bir tür iman
tekrarından ibaret.
Şimdi bu içeriksizlik, bir de 2500 liralık bir süper-lüks basımla çıkıyor karşımıza.
Çöpün üzerine
esans püskürtmekle aynı mantık. Post-post-Atatürkçülük; yeni bir tür “hâtıra eşya”
icadı. En zengin ve
en hakiki müminler alıp oturma odalarının en mutena yerine koysun; böylece,
faraza Ortodoks Hıristiyan
evlerinin İsa ve Meryem ikonalarıyla süslü ibadet köşesine benzer bir mekân
oluşsun.
Herkes de görsün,
gelip giden. “Bak ben ne kadar öz hakiki Atatürkçüyüm.” Tümüyle şekilci bir
gösterişçilik.
Zaten bir de
kabalistik sembolizm arayışları eşliğinde çıkageliyor. Böyle sathî yakıştırmalara
her yerde
şaşıyor ve
kızıyorum. Efendim, Çamlıca Camiinin dört büyük minaresi (1071 Malazgirt’ten
mülhem)
107.1 metre, kubbe
açıklığı (İstanbul’un plaka numarasından mülhem) 34 metre, kubbe yüksekliği
(popüler 72 millet deyiminden
mülhem) 72 metreymiş. Müteahhit firma sadece uyumlu ve estetik açıdan
doyurucu
bir cami inşa edeceğine,
tutmuş bunlarla övünüyor.
Onun gibi, Yılmaz Özdil’in kitabı da 1881 adet basılmış; 23 Ocak’ta (yani dün)
saat
tam 9:05’te
satışa çıkarılmış. Muhtevanın kötülüğünü bu tür ambalaj trükleriyle kapatmak
istiyorlar.
Vay. Huşû içinde kaldım, gönlüme ışıklar doldu... deyip koşarak bir tane
almamız
mı bekleniyor?
Fakat korkarım ki tam da öyle. Bu noktada, totemistik çağlardan kaldığı
izlenimini
veren Atatürk
fetişizmi, yüzde yüz Atatürk ticaretine dönüşüyor.
Halil Berktay'ın Star Gazetesi'nde yayınlanan açıklamasının
Serbestiyet.com sitesindeki hali.
http://serbestiyet.com/yazarlar/halil-berktay/ataturk-fetisizminden-ataturk-ticaretine-848342
Atatürk fetişizminden,
Atatürk ticaretine
Aşağıdaki kısa metni Star gazetesinin “Yılmaz Özdil’in
2500 liralık Mustafa
Kemal kitabıyla
ilgili” görüşlerimi sorması üzerine yazdım ve dün,
yani 25 Ocak 2019 (Cuma)
tarihinde gazetenin
Kültür-Sanat sayfalarında aynen yayınlandı. Serbestiyet
okurlarına da sunuyorum.
26.01.2019 12:51
Halil-Berktay
Yaşarken ve Okurken
yazarlar@serbestiyet.com
@HalilBerktay
24 Ocak 2019] Bırakalım 2500 TL’lik yeni basımını; önce orijinali ve içeriğini
konuşalım.
Tek kelimeyle, bomboş.
“On yıl üzerinde çalıştım, bütün kariyerimi koydum” dediğini öğreniyorum.
Bırakın on yılı; on haftalık emek yok
bu kitapta. Şu bir gerçek: son on yılda Atatürk efsanesi çok sarsıldı ve
eleştirilmeye
başladı.
Yılmaz Özdil bundan rahatsız olmuş anlaşılan. Bunu “gençlerin zehirlenmesi”
olarak görmüş ve tabuları
koruma, kutsallıkları pekiştirme ihtiyacını duymuş. Güya araştırma yapmış ama
tek bir dipnot veya başka
tür referans mevcut değil. Bilgi, olduğu kadarıyla, hemen tamamen intihal (örneğin
Vasilis Dimitriadis’in
Mustafa Kemal’in Selanik’teki evine ilişkin monografisinden – Özdil üniversitede
olsa, sırf bu yüzden hem çakar
hem disipline verilir). Gerisi, olumluluk olarak gördüğü herşeyin abartılması,
olumsuz olabileceğini
düşündüğü herşeyin
ise itinayla temizlenmesi. Gerçekler yok, efsaneler var. Özetle, bir tür iman
tekrarından ibaret.
Şimdi bu içeriksizlik, bir de 2500 liralık bir süper-lüks basımla çıkıyor karşımıza.
Çöpün üzerine
esans püskürtmekle aynı mantık. Post-post-Atatürkçülük; yeni bir tür “hâtıra eşya”
icadı. En zengin ve
en hakiki müminler alıp oturma odalarının en mutena yerine koysun; böylece,
faraza Ortodoks Hıristiyan
evlerinin İsa ve Meryem ikonalarıyla süslü ibadet köşesine benzer bir mekân
oluşsun.
Herkes de görsün,
gelip giden. “Bak ben ne kadar öz hakiki Atatürkçüyüm.” Tümüyle şekilci bir
gösterişçilik.
Zaten bir de
kabalistik sembolizm arayışları eşliğinde çıkageliyor. Böyle sathî yakıştırmalara
her yerde
şaşıyor ve
kızıyorum. Efendim, Çamlıca Camiinin dört büyük minaresi (1071 Malazgirt’ten
mülhem)
107.1 metre, kubbe
açıklığı (İstanbul’un plaka numarasından mülhem) 34 metre, kubbe yüksekliği
(popüler 72 millet deyiminden
mülhem) 72 metreymiş. Müteahhit firma sadece uyumlu ve estetik açıdan
doyurucu
bir cami inşa edeceğine,
tutmuş bunlarla övünüyor.
Onun gibi, Yılmaz Özdil’in kitabı da 1881 adet basılmış; 23 Ocak’ta (yani dün)
saat
tam 9:05’te
satışa çıkarılmış. Muhtevanın kötülüğünü bu tür ambalaj trükleriyle kapatmak
istiyorlar.
Vay. Huşû içinde kaldım, gönlüme ışıklar doldu... deyip koşarak bir tane
almamız
mı bekleniyor?
Fakat korkarım ki tam da öyle. Bu noktada, totemistik çağlardan kaldığı
izlenimini
veren Atatürk
fetişizmi, yüzde yüz Atatürk ticaretine dönüşüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder