31 Ocak 2019 Perşembe

BİR İNTİHAL DAHA VAR: YILMAZ ÖZDİL: 5. GOL MUSTAFA KEMAL: HALİL BERKTAY

BİR İNTİHAL DAHA VAR: YILMAZ ÖZDİL: MUSTAFA KEMAL: HALİL BERKTAY

Halil Berktay'ın Star Gazetesi'nde yayınlanan açıklamasının 
Serbestiyet.com sitesindeki hali. 

http://serbestiyet.com/yazarlar/halil-berktay/ataturk-fetisizminden-ataturk-ticaretine-848342
Atatürk fetişizminden,
Atatürk ticaretine
Aşağıdaki kısa metni Star gazetesinin “Yılmaz Özdil’in 
2500 liralık Mustafa 
Kemal kitabıyla 
ilgili” görüşlerimi sorması üzerine yazdım ve dün, 
yani 25 Ocak 2019 (Cuma) 
tarihinde gazetenin 
Kültür-Sanat sayfalarında aynen yayınlandı. Serbestiyet 
okurlarına da sunuyorum.


26.01.2019 12:51




Halil-Berktay

Yaşarken ve Okurken
yazarlar@serbestiyet.com
@HalilBerktay

24 Ocak 2019] Bırakalım 2500 TL’lik yeni basımını; önce orijinali ve içeriğini 

konuşalım. 
Tek kelimeyle, bomboş. 
“On yıl üzerinde çalıştım, bütün kariyerimi koydum” dediğini öğreniyorum. 
Bırakın on yılı; on haftalık emek yok 
bu kitapta. Şu bir gerçek: son on yılda Atatürk efsanesi çok sarsıldı ve 
eleştirilmeye 
başladı. 
Yılmaz Özdil bundan rahatsız olmuş anlaşılan. Bunu “gençlerin zehirlenmesi” 
olarak görmüş ve tabuları 
koruma, kutsallıkları pekiştirme ihtiyacını duymuş. Güya araştırma yapmış ama 
tek bir dipnot veya başka 
tür referans mevcut değil. Bilgi, olduğu kadarıyla, hemen tamamen intihal (örneğin 
Vasilis Dimitriadis’in 
Mustafa Kemal’in Selanik’teki evine ilişkin monografisinden – Özdil üniversitede
 olsa, sırf bu yüzden hem çakar 
hem disipline verilir). Gerisi, olumluluk olarak gördüğü herşeyin abartılması, 
olumsuz olabileceğini 
düşündüğü herşeyin 
ise itinayla temizlenmesi. Gerçekler yok, efsaneler var. Özetle, bir tür iman 
tekrarından ibaret.
Şimdi bu içeriksizlik, bir de 2500 liralık bir süper-lüks basımla çıkıyor karşımıza. 
Çöpün üzerine 
esans püskürtmekle aynı mantık. Post-post-Atatürkçülük; yeni bir tür “hâtıra eşya”
 icadı. En zengin ve 
en hakiki müminler alıp oturma odalarının en mutena yerine koysun; böylece,
 faraza Ortodoks Hıristiyan 
evlerinin İsa ve Meryem ikonalarıyla süslü ibadet köşesine benzer bir mekân 
oluşsun. 
Herkes de görsün, 
gelip giden. “Bak ben ne kadar öz hakiki Atatürkçüyüm.” Tümüyle şekilci bir 
gösterişçilik. 
Zaten bir de 
kabalistik sembolizm arayışları eşliğinde çıkageliyor. Böyle sathî yakıştırmalara 
her yerde 
şaşıyor ve 
kızıyorum. Efendim, Çamlıca Camiinin dört büyük minaresi (1071 Malazgirt’ten 
mülhem) 
107.1 metre, kubbe 
açıklığı (İstanbul’un plaka numarasından mülhem) 34 metre, kubbe yüksekliği 
(popüler 72 millet deyiminden 
mülhem) 72 metreymiş. Müteahhit firma sadece uyumlu ve estetik açıdan 
doyurucu 
bir cami inşa edeceğine, 
tutmuş bunlarla övünüyor.
Onun gibi, Yılmaz Özdil’in kitabı da 1881 adet basılmış; 23 Ocak’ta (yani dün) 
saat 
tam 9:05’te 
satışa çıkarılmış. Muhtevanın kötülüğünü bu tür ambalaj trükleriyle  kapatmak 
istiyorlar. 
Vay. Huşû içinde kaldım, gönlüme ışıklar doldu... deyip koşarak bir tane 
almamız 
mı bekleniyor? 
Fakat korkarım ki tam da öyle. Bu noktada, totemistik çağlardan kaldığı 
izlenimini 
veren Atatürk 
fetişizmi, yüzde yüz Atatürk ticaretine dönüşüyor. 




Hiç yorum yok: