24 Ocak 2019 Perşembe

OPÇİN'İN İSLAMCI GAY'LER DOSYASININ PERDE ARKASI

TUNCAY OPÇİN İSLAMCI GAY'LER

HABERİNİN HİKAYESİNİ BAVUL

ADLI KİTABINDA KENDİSİ ANLATIYOR

Tuncay Opçin, twitter'da FETÖ'nün arsız tetikçilerinden Şıhbızınlı Mehmet Çelik'e (Letonya Muhtarı), "Tuncay Opçin'e 'İslamcı Gay'ler haberini Mustafa Aydın' yaptırdı' diye yazdırdı ya, bunu Opçin'in kendi ifadeleriyle yalanlamak gerekiyor.
"Çirkefe niye taş atıyorsun, üstüne sıçrıyor!" diyor bazı arkadaşlar haklı olarak. Ama utanmaz yalancıların, arsız yalancı ve iftiracı oluşlarını da artık tescillemek gerekiyor.
Aşağıda FETÖ sitelerinde tefrika edilen Bavul adlı kitabındaki kendi itiraflarını vakti olan satır satır okuyacaktır; ama işin özü şu: O kitabın yazarı Opçin'in, o "palavra" dosyayı yapmayı düşündüğü 1994-1995 yıllarında biz daha tanışmıyorduk bile! Ben Aksiyon'a 1996 yılının Mayıs ayının yarısında geçtim.

Ayrıca, Opçin'in yine kendisi o haberleri Aktüel'de yaptıktan sonra ziyaret için Aksiyon dergisine gittiğinde nasıl bir tepkiyle karşılaştığını bakın nasıl anlatıyor:


"Tepki veren diğer grup, Aksiyon’daki BAZI arkadaşlarımdı. Aslında olayın Aksiyon’da başlayan hikayesini gayet iyi biliyorlardı ama, buna rağmen tepki vermekten çekinmemişlerdi."

Tuncay Opçin'in böylesine kibar şekilde aktardığı "tepki" neydi? Daha önceki blog başlığı altında yazmıştım, buraya da aktarmamda beis yok. "BAZI" arkadaşlar dediği benim ve bu iftirası yüzünden Opçin'i sille-tokat hırpaladım!
***

Opçin, "İslamcı Gay’ler, Antalya’da Subyancı Pazarı, Gülen’in 3 Halefi vs." gibi "operasyon" tarzı haberleri yaptıktan sonra Zaman - Aksiyon editör ve idarecilerinde onun aleyhine müthiş bir nefret birikti. Bir gün Aksiyon’a ziyarete geldi. Cemal Kalyoncu ve Osman İridağ’la konuşuyorlar. Opçin, uzakta olan bizlere de duyurmaya çalışarak yüksek sesle, “Burada çalışanların hiçbiri 5 para etmez. Kapının dışında bir hiçsiniz. Buradan çıksanız iş bulamazsınız, haber yapamazsınız. Kendinizi gasteci sanmayın vs.” gibi yüksek perdeden konuşup ahaliye hakaret ediyordu.

Ben de 3 masa uzaktan duyuyorum bu hakaretleri. Elimde bir dosya var ve onunla meşgulüm. Bekliyorum ki oradakiler müdahale etsin. Ama müdahale edip susturan yok. 


Hakaretlerin dozu artınca dayanamadım ve, “Ulan haber diye ne yaptın ki şerefsiz! İslamcı Gay’ler diye bir iftira dosyası hazırladın. Alçak adam, bu uydurma şeyin neresi haber! Hem sen daha düne kadar burada çalışmıyor muydun? O zaman sen de beş para etmez bi adamsın!” deyince, o hakaret etti, ben cevap verdim derken, masaların-sandalyelerin üstünden uçarak artık Allah ne verdiyse bir dalaşma ve yumruklaşma yaşandı. Ayırdılar. 

Nasıl bir karaktersizlikle karşı karşıya olduğumuzu anlamanız için yazıyorum: Şimdi uğruna tarafımdan dayak yediği bu rezil haberi benim yaptırdığımı yazdırmış Anadolu'nun mert insanları olan Şıhbızınlıların yüz karası Letonyalı'ya!

Güler misin, ağlar mısın? ;)

Ama öyle yağma yok, şirretlere, çirkeflere, falçata ile gezen Merter Çetesi'ne pabuç bırakmak yok.

Müslüman için yalan üzerine yemin etmek "küfür"le eş değerdedir. Buyrun bu hadisenin yazdığım gibi olduğuna ben Vallahi ve Billahi üzerine yemin ediyorum. Çıksın Opçin aksini iddia etsin. Edemez, çünkü beni tasdik eden şeklini Bavul adlı kitabında kendisi yıllar önce çoktan yazdı zaten ;)
Böyle de beceriksiz iftiracı bunlar!

Ve aslında o günün şahitleri de zaten henüz hayatta. (Ahmet Doğru, Mehmet Ali Eren, Ahmet Dinç, Birol Uzunay, Yasin Aras, Yasin Yağcı, Remzi Emir) 

Kimin iman ehli, kimin "taklacı" olduğunu eski Aksiyoncular biliyor zaten.

Bu linkte Opçin, birçok şeyden bahsediyor. Antr-parantez merhum Mustafa Sungur'a 40. ve kendi hocası tarafından kurulan kumpası da "tersten" anlatıyor. "Örtme ve perdeleme" yapıyor. Bir cemaatin bölünmesine yol açan ve ünlü bir psikiyatristin de dahil olduğu o kumpas da yakında aydınlatılacaktır. Bizim için önemli olan İslamcı Gay'ler palavra haberinin 1994-1995 yıllarında çalışılmaya başlandığı, 1999 yılında Aktüel'de yayınlandığı, Aksiyon'daki editörlerin tepki gösterdiği (tek tepki var o da Mustafa Aydın'dan, yumruklarla!) konusu..


https://www.patreon.com/posts/bavul-bolum-6-11195097

Ben konumuzla ilgili kısmını buraya iktibas ediyorum.
Linki mutlaka uçuracaklardır çünkü.

***
Tuncay Opçin'in Bavul kitabından:

***

"Tam bu sırada Sabah Grubu’nun haber dergisi Aktüel’den teklif geldi. Aktüel o günün Türkiye’sinde çok önemli bir yayın organıydı. 28 Şubat Süreci’nde özgürlükçü duruşuyla büyük takdir toplamış, Susurluk Skandalı’yla ilgili en önemli haber ve detaylar Aktüel’de yayınlanmıştı. Bu dergide çalışmak, benim için çok büyük bir imkândı ve dergicilik hep içimde kalan bir ukdeydi. Aktüel’in teklifini derginin yayın yönetmeni Alev Er’le görüştükten sonra kabul ettim ve 9 Kasım 1998’de Aktüel’de iş başı yaptım.

Dergide çalışmaya başladıktan kısa süre sonra yaptığım, “İslamcı Gayler” haberi büyük tepki toplamıştı. Aktüel, okurun ilgisini çekecek, daha önce hiç duyulmamış haberleri kapağa taşıyordu. Dergi kabaca “Flaş” ve “Güncel” olmak üzere iki bölüme ayrılıyordu ve kapaklar genelde birinci bölümden seçiliyordu.

KARİKATÜR YÜZÜNDEN İKİNCİ BASKI

“İslamcı Gayler” haberinin oldukça ilginç bir hikayesi vardı ve bu Aksiyon’da çalıştığım yıllara dayanıyordu. Aksiyon kurulurken, haber kadrosu o güne kadar tabu olan ve tartışılmayan konuları derginin sayfalarına taşımak istiyordu. Bu çerçevede dergiyi yayınlayan ekip, “Ezan”ı, daha doğrusu, ezanın kötü okunuşunu işleyen bir dosya yayınlamaya karar vermişti. Kısa bir süre sonra hazırlanan haber, çok iyi bir yaraya parmak bastığımızı gösteren bilgiler içeriyordu. Aksiyon, “Ezan”ı kapağa taşımış, müezzinlerin eksikliklerini gösteren bilgileri okurlarıyla paylaşmıştı. Ancak bu durum, dergi baskıdan geldikten sonra, dağıtıma verilmeden bir krize dönüşmüştü.

Grup yöneticileri dergiyi baskıdan geldikten sonra görmüşler ve büyük tepki göstermişlerdi. Haber son derece dikkatli bir şekilde hazırlansa da karikatürist Dağıstan Çetinkaya’nın çalışması, her türlü eleştiriyi alabilecek nitelikteydi. Çetinkaya minarede bir müezzini karikatürize etmiş, ancak bu sırada ipin ucunu kaçırmış, ortaya son derece sevimsiz bir tablo çıkmıştı. Derginin iş yoğunluğu içinde de bu karikatür gözden kaçmış ve yayınlanmıştı. Oysa bu Çetinkaya’nın ilk icraatı değildi. O dönemde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu çalışmalarına hız vermiş ve tartışma konusu olmuştu. Bu vakıf, kamuoyunda “Fak-Fuk-Fon” diye biliniyordu. Çetinkaya, karikatüründe bir kelime oyunu yapmış ve bu fonu “Fak-Fuck-Fon” diye nitelendirmiş, buradan bir mizah çıkarmaya çalışmıştı.

Ezan haberinde de karikatür aynı isme aitti ve minarede ezan okuyan müezzin oldukça çirkin bir şekilde resmedilmişti. Bu karikatür fazlasıyla olumsuz tepki alacaktı. Bu yüzden grup yönetimi karikatürün çıkartılarak, derginin tekrar basılmasına karar verdi. Aksiyon bu nedenle bayilere bir gün geç verilebilmişti. Haber, bu haliyle bile çok ses getirmiş, hatta bir gazete “Fethullah Hoca Ezana El Attı” manşetiyle çıkmıştı.

Aksiyon’un yaptığı haberle, Fethullah Gülen arasında bağlantı kuruluyordu. Oysa Fethullah Gülen, bu haberi tıpkı diğer Aksiyon okurları gibi basıldıktan sonra görmüştü. Basın ve kamuoyundaki bu algı Aksiyon yöneticileriyle çalışanlarının elini kolunu fazlasıyla bağlıyordu. Biz haber olabilecek her konuyu dergi sayfalarına taşımak istiyorduk. Ancak en basit olayda bile dergi Fethullah Gülen’le irtibatlandırılıyordu.

AKİT OKURU EŞCİNSELLER

Ezan haberi yayınlanmadan önce el attığımız konulardan birisi de eşcinsellikti. Eşcinsellik bugün bile muhafazakâr ve İslamcı kesimin asla girmediği bir saha. Oysa Aksiyon, 1995’te bu konuyu araştırmak, gündeme getirmek istemişti. Bu konuyu araştırırken, din bilginlerinden, İslam hukukçularından görüş alınacak, İslam’ın konuya yaklaşımının teorik çerçevesi çizilecekti. Haberin bir tarafında bu görüşler yer alırken, diğer taraftan da eşcinsellerle görüşülecek, bu tercihlerinin nedeni anlatılacak, dergi sayfalarına yansıtılacaktı.

Ben bu çerçevede araştırmalar yapmış, eşcinsellerle görüşmüştüm. Haber üzerinde çalıştığım sırada ezan haberi yayınlanmıştı ve aldığımız tepkiler, Türkiye kamuoyunun bu tür tartışmalara hazır olmadığı sonucunu doğurmuştu. Eşcinselleri ele alan bir kapağın o günün merkez medyası tarafından nasıl ele alınacağını düşündüğümüzde, karşımıza hiç de parlak olmayan bir tablo çıkmıştı. Bu nedenle haberi yapmamaya karar vermiştik.

Aktüel’e geçince, editörler toplantısında o günler için oldukça yeni bir konu gündeme gelmişti. Profesyonel bir gitar sanatçısı vardı ve bu kız tesettürlüydü. Bu kişiye ulaşıp-ulaşamayacağımız konuşuldu. Bu sırada benim de aklıma daha önce çalıştığım, eşcinsellerle ilgili konu geldi. Haberle ilgili eşcinsellerle görüşürken, ulaştığım üç isim İslamcı çıkmıştı. Üç isim de o tarihlerde “gizli eşcinsel”di. Aileleri ve çevreleri eşcinsel olduklarını bilmiyorlardı. Bunlar RP’yi destekliyor, mitinglerine gidiyor ve radikal bir gazete olan Akit’i takip ediyorlardı.

Ben konuyu anlatınca, Alev Er’in hemen dikkatini çekti ve bu haberi yapmamı istedi. Haberin içeriğiyle ilgili bir sorunum yoktu, ama Aksiyon’da haber rafa kalkınca, eşcinsellerle bağlantım kopmuştu. Ancak, birisinin gerçek adını ve soyadını biliyordum. Buradan yola çıkarak adresini bulabileceğimi düşündüm ve biraz uğraştıktan sonra gerçekten de bu kişiye ulaştım.

Bu kişi üzerinden de diğer iki kişiyle görüşme şansım oldu. Hepsiyle tek tek konuştum, hikayelerini dinledim. Bu hikayeleri derleyip, toparlayıp, siyasi tavırlarını da ekleyip haberleştirdim. Aktüel o hafta “İslamcı Gayler” kapağıyla bayilere ulaştı. Tabii beklediğim gibi tepkiler gecikmedi.

İlk başta Akit’ten aradılar. Benim Zaman’dan ayrılıp Aktüel’e geçtiğimi öğrenmişlerdi ve klasik suçlamalarda bulunuyorlardı. “Ben, İslam’a zarar vermek için Zaman’dan ayrılmıştım ve Aktüel’e geçmiştim. Klasik bir İslam düşmanıydım. O yüzden böyle bir haberde Akit’in adını geçirmiştim” gibi bir sürü ipe sapa gelmez isnatlarda bulundular. Ben de dilim döndüğünce böyle olmadığını anlattım. Akit’ten daha önce görüştüğüm bir muhabir arkadaş vardı. Onun adını vererek, benim kim ve ne olduğumu ondan öğrenebileceklerimi söyledim.

Tepki veren diğer grup, Aksiyon’daki bazı arkadaşlarımdı. Aslında olayın Aksiyon’da başlayan hikayesini gayet iyi biliyorlardı ama, buna rağmen tepki vermekten çekinmemişlerdi. Ancak, bu haber yayınlandıktan sonra aldığım iki telefon, ne kadar önemli bir habere imza attığımı ortaya çıkarmıştı."



Hiç yorum yok: