23 Ocak 2019 Çarşamba

FETÖ, TURPUN BÜYÜĞÜNÜ YAYINLAYACAKKEN TREN VİDEOSU İŞİ BOZDU!

TARİH: 25 MART 2014
FETÖ, "TURPUN BÜYÜĞÜ YOLDA" DEDİ; AMA KENDİLERİNE TURPUN BÜYÜĞÜ GÖSTERİLİNCE ŞAPA OTURUP KALDILAR!

17-25 Aralık 2013 yolsuzluk kılıflı darbesi ve Ocak 2014'teki MİT TIR'ları kumpası etkili olmayınca 30 Mart 2014 yerel seçimleri FETÖ için hayati önem taşıdı. Seçimler öncesinde @bascalan @fuatavni ve benzeri hesaplardan bir takım montaj ses dosyaları yayınlanmaya başlandı. Ancak onlar da istenen etkiyi yapmıyor, hükümeti zora sokamıyor, vatandaşların nezdinde hiçbir negatif etki oluşturmuyordu.

FETÖ, bu kez 25 Mart 2014 tarihini ortaya attı. O gece öyle bir kaset yayınlanacaktı ki, Erdoğan ve ailesi dev bir jumbo jetle gece yarısı Türkiye'yi terk etmek zorunda kalacak; Malezya'ya kaçacaktı. O dönem Zaman gazetesinde İstanbul ve Marmara Bölge Haberleri editörüydüm. 3 kişinin çalıştığı birime tek kişi olarak atanmış, hafta izni kullanmakta bile sıkıntı çekiyordum. Düşünün 3-4 haftada bir "tek gün" izin kullanabilirsem seviniyordum. Onu da eğer reklam servisiyle anlaşıp sayfayı kapattırabilirsem yapabiliyordum. Kaç kere bu durumda haftalar sonra izin yaparken, A. Akkuş ve M. Kamış tarafından, "Yarım sayfa reklam geldi. Sayfayı açtık. Gazeteye gelmen gerekiyor!" diye açıkça hakarete, mobbinge maruz kaldım. Resmen, Dumanlı'nın yönlendirmesiyle istifa edip gitmem için eziyet ediyorlardı. 2014 mahalli seçimleri de bu atmosferde geçti. Top Sakal Çetesi, Ak Parti için, yüzde 29-32 arasında bir oy oranı öngörmüştü ki, bu oy oranıyla Erdoğan'ın iktidarını devam ettirmesi gerçekten zordu. Ancak, o dönem anket işleriyle uğraşan ve sahada olan bir arkadaşımızdan Ak Parti'nin il genel meclisi ve büyükşehir oylarında yüzde 42-45 bandında olduğunu, bundan aşağıya inmediğini öğrendim. 

Bunu twitter adresimden paylaştığım zaman o mesajın altına tehditkâr mesaj yazan gazetedeki editörler, daha sonra bu ifadelerini silmek zorunda kaldı. Bana, "Sakın silme bunu, 31 Mart sabahı göstereceğiz sana!" diyorlardı.

Tam da o günlerde Ankara bürokrasisinde-siyasetinde çalışan bir arkadaşım İstanbul'a gelmişti. Zaman gazetesinde çalıştığım için şöyle sordu:

"Gazetedekiler turpun büyüğü ifadesinden ne anlıyorlar? Sence ne olabilir? Ne yayınlayacaklar?" Ben de cevaben, "Turp videosunu bilmem ama bildiğim kadarıyla Gen-Kur'un elinde olan bir kaset, yakın zamanda hükümet kanadının eline geçmiş. Bundan Fuat Avni ekibinin haberi var mı bilmiyorum; ama o gece 'turp' diye bir şey yayınlayabileceklerini sanmam." dedim.

Bu kez muhatabım, "Hükümetin eline geçen görüntü nedir?" dedi. Ağzımı yokladığını, bildiğim şeyin ne olduğunu anlamaya çalıştığını anladım:
"Fuat Avni çetesinin 1 numarasının eşcinsel ilişkili görüntüsü. Bilmiyormuş gibi bana numara yapmayın! Kimin elinden, kime geçtiğimi duydum, biliyorum." dedim. Aslında ben de yüzde 100 emin değildim. Onun vereceği tepkiye göre bilgimi netleştirmeye çalışıyordum.
"Peki nereden biliyorsun?" diye ısrar etti. "Cağaloğlu'nda bir yayınevi ziyaretim sırasında tanımadığım; konuşmalarından pek derin olduğu belli bir kişiden duydum dedim. İsmini bilmiyordum gerçekten. Sonradan anladım ki o adamın görevi, yakın zamanda el değiştirdiğini söylediği o kaset çıktığında ve cemaat üyeleri şoka girip, perişan olup dağıldığında diğer cemaatlerin bu kitleyi rehabilite edip edemeyeceğini araştırmaktı. (İttihad Yayınları- Mesut Zeybek ziyareti sırasında yaşanmıştı bu olay.)
Ankara'dan gelen arkadaşımızdan aldığım diğer cevaplar da o kasetin varlığını teyit eder nitelikteydi.
***

Yukarıda bahsettiğim gibi AK Parti'nin oylarında herhangi bir azalma yoktu. Aynı anket sonuçlarını FETÖ, Fuat Avni ihanet çetesi de görmüş olacak ki, "turpun büyüğü" videosu için 25 Mart 2014 gece yarısı için milat vermişlerdi. "Turpun büyüğü yolda", "Turpun büyüğü geliyor", "Turpun büyüğü heybede" ifadeleriyle yüzlerce, binlerce twit yazıldı, o birkaç gün içinde. 

O günden itibaren Fuat Avni çetesini ve saf cemaatçileri, "sakın kaset işine girmeyin, pişman olursunuz" minvalinde uyarıcı twitler atmaya başladım. Fuat Avni ekibi, "Az kaldı, gidiyor, turpun büyüğü yolda" vs. gibi twitler paylaşırken ben de "Bir nükleer cisim yaklaşıyor!" "Sakın ha!", "Çatılardan atlayacak, öğüreceksiniz." "Keşke 25 Mart'ta turpun büyüğü yayınlanmasaydı, diyeceksiniz" tarzında twitler atmaya başladım.

Bu kez gazeteden uyanık olan birkaç editör "Nedir bu nükleer cisim? Sen de başka bir şeyden bahsediyorsun, hayırdır!" diye sormaya başladı.
30 Mart seçimleri sonrası gazeteden ayrılan önemli editörlerden biri, tam da 25 Mart günü, "Ne anlatmak istiyorsun, abi? Nedir bu nükleer cisim? Bu yakadan birinin de görüntüsü çıkacak diyorsun, anladık; ama kimin?" dedi.

"Fuat Avni ekibi kimin görüntüsünü çıkarırsa Ak Parti seçimlerde zora girer?" diye sordum. "O isim tabii ki belli, başbakan" dedi. "Peki, karşılığındaki nükleer cisim kimi rahatsız etmeli ki, turp dursun?" dedim. "Tabii ki cemaatin "Dayı" dediği ismi!" dedi. "Doğru bildin, ben de onun için uyarıp, duruyorum zaten" dedim. Üzüldü. "Peki nasıl bir görüntü?" dedi. "Normal bir görüntü değil, kusturacak, çatılardan atlatacak, öğürtecek bir görüntü olduğu söyleniyor" dedim. Şok oldu, yüzü gitti geldi, kıp kırmızı oldu. Son dönemde cemaatin yayınlarına ve siyasi duruşuna muhalif olsa da "Dayı"ya yine de hüsn ü zannı vardı demek ki. 

"Abi bunu sen dememiş olsan, asla inanmam, iftira derim. Ama bunu test etmek çok kolay. Bu gece yarısı göreceğiz. Eğer Erdoğan'la ilgili turp videosu yayınlanır ve cevabı gelmezse söylediğin kasetle ilgili dediklerin boşa düşer, palavra olur. Ama kaç gündür keyifle paylaştıkları turp videosu bu gece yayınlanmazsa, o zaman doğru söylediğini düşüneceğim. Göreceğiz." dedi.
25 Mart'ı 26 Mart'a bağlayan gece sosyal medya kullanıcılarının neredeyse tamamının uyumadığını; işe gidecek olanların bile 70'li yıllarda Muhammed Ali'nin maçları için gece yarısı kalktığı gibi o gece yarısı kalkıp ne yayınlanmış diye twittera girdiğini söyleyebiliriz. 
Cemaatçiler (özellikle gazetedeki personelin çoğu-editörler) çok sevinçliydi. Tatlı bir heyecan vardı üzerlerinde. Nihayet aylardır polis-savcı-hakim kumpaslarıyla, MİT TIR'ı olayında olduğu gibi istihbaratçı kahpelikleriyle, titreşimli beddua seansıyla yapılamayan, o gece bir turp videosuyla oluverecekti. Ve Ankara Esenboğa Havalimanı'ndan meçhule giden bir uçak kalkacaktı; içi altınlar ve dövizle dolu olarak. Yani Erdoğan'ın kaçmasını bekliyorlardı.


PEKİ NE OLDU, 25 MART GECESİ? 


Tabii ki hiçbir şey! Ne turp videosu yayınlandı, ne de onu bertaraf edecek bir eşcinsel rezalet görüntüsü. İlk kez o gece küfür yedi Fuat Avni top sakal çetesi! İlk kez o gece çok büyük bir hayal kırıklığı yaşattılar. İlk kez o gece güvenlerini yitirdiler geniş kitleye karşı. Sabaha kadar küfürler yazıldı, mesajlarının altına. Ağza alınmayacak derecede kallavi küfürler hem de. 
ERTESİ SABAH işe gittiğimizde, bir gün önce konuştuğumuz ve aynı katta çalıştığımız editör arkadaşla yine buluştuk ayak üstü?

"Abi, harbiden dediğin çıktı yav! Demek ki o 'tren videosu' varmış. Öyle bir şey olmasa Fuat Avni ekibini başka hiçbir görüntü durduramazdı." dedi.

Seçimler Ak Parti'nin yüzde 45'lik zaferiyle bitti. 
Seçimden muhtemelen 1 hafta sonra Ankara'daki arkadaşımız yine İstanbul'a gelmişti. Bu kez, 25 Mart gecesi Ankara'da nasıl bir trafik döndüğünü ben ona sordum. Ne olmuştu, nasıl olmuştu ki Oray Eğin'in bile, "Bu adamların hepsi neden eşcinsel?" dediği Fuat Avni ekibi, ellerindeki "turp" videosunu yayınlamaktan vazgeçmişti.

Arkadaşımız, bahsi geçen görüntünün, henüz FETÖ diye bir terör örgütü tanımlanmadığı için "hizmetlerine" Ankara'da devam eden en üst düzey cemaat yöneticilerine gösterildiğini; onların PANİK halinde merkezi alarma geçirdiğini ve Fuat Avni çetesinin "turp videosunun" bu yüzden durdurulduğunu anlattı.

Olayın kısaca hikayesi budur.
Aşağıdaki kupürlerde o dönem "turpun büyüğü yolda" diyenlerin, "hani lan turpun büyüğü yolda diyordunuz, nerde şerefsiz!" diye posta koyanların ve "bir nükleer cisim yaklaşıyor, yapmayın, pişman olacaksınız" şeklinde uyaran Tırsak Taci'nin mesajlarını göreceksiniz.

O geceye ait, arşivlere girmesini istediğiniz başka ekran görüntüleri varsa, bana twitter'dan gönderebilirsiniz.

Ve aslında zaten 25 Mart'ta FETÖ'nün hiçbir kaset çıkaramayacağı Erdoğan'ın 24 Mart tarihli konuşmasındaki rahatlığından belliydi. Kendisine adice alüfte iftirası atan cemaatin "Dayı"sına, nasıl hitap ediyordu Erdoğan:

"ALMA GAZZE'NİN AHINI, 

ÇIKAR ALÜFTE ALÜFTE!"





http://www.hurriyet.com.tr/gundem/alma-gazze-ahini-cikar-alufte-alufte-26077752


***

AŞAĞIDA HEYECAN İÇİNDE BEKLEYEN FETÖCÜLERİN, HAYAL KIRIKLIKLARI VE KÜFÜRLERİ YANINDA, İZ'AN SAHİPLERİNİN FETÖCÜLERE VERDİĞİ CEVAPLAR YER ALIYOR



























Tırsak Taci, Mustafa Aydın'ın "turpun büyüğü yolda" tehditlerine karşı "bir nükleer cisim yaklaşıyor" mesajlı uyarıları














Hiç yorum yok: